Samaire Clemence Calandra I. Sınıf Kahraman
Mesaj Sayısı : 11
Karakter Bilgileri Özel Güç: Kurta Dönüşme
| Konu: Samaire Clemence Calandra Paz Ağus. 30, 2009 9:38 pm | |
| Ad-Soyad: Samaire Clemence CalandraÖzel Güç: Kurt'a dönüşebilme. Örnek RP:- Spoiler:
Sorunları vardı. Herkesin olduğu gibi. Kendisine özgü sorunları. Konusu güçleriydi. Hala güçlerinin ne olduğunu bilmiyordu. Bu kendisini oldukça rahatsız ediyordu. Babası kendisi için çok uğraşıyordu. Samaire’nin mükemmel bir gücü olduğuna inanıyordu. Samaire ise babasının ümit ettiği gibi olacağını hiç sanmıyordu. Kendisini adlandırabildiği tek bir şey vardı. Kendisine sürekli ‘Ümitsiz vaka..’ diyebiliyordu. Kendisini daha iyi tanımlayabilecek bir şey bulamıyordu. Belkide hiç gücü yoktu. Bu olabilir miydi? Eğer güçlerini bulamazsa babası ne düşünürdü? O’nu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Belkide gücünün ne olduğunu bilseydi, onu açığa çıkarabilmek için uğraşırdı. Gücüne kavuşabilmek için herşeyi yapardı, yapacaktı da.
Güneş, pencereden sızmaya çalışıyordu. Fakat Samaire’nin koyu renkli perdeleri bunu engellemeye çalışıyordu. Samaire her zaman güneşten raahtsız olurdu. Bunun nedenini bilmiyordu. Herzamanki gibi güneşin boğucu bir sıcaklığı vardı. Odasını aydınlatmaya başlamıştı. Perdeler buna daha fazla engel olamamıştı. Çaresizce kalkıp perdeleri sonuna kadar açtı. Güneş ışığı gözünü kör edecekmiş gibi hissetti bir an. Güneşin tüm ışığı içeriye hücum ettiğinde, huysuz bir şekilde üzerindeki geceliği çıkardı. Burası çok sıcaktı. Yada kendisine öyle geliyordu. Üzerine ince bir t- shirt ve kısa bir şort giydikten sonra salona indi. Burada kendisini rahat hissediyordu. Yazları sürekli büyük annesinde kalırdı. Kendi eviymiş gibi hissediyordu. Büyük annesinin evi küçüktü ama kendisine yetiyordu. Çok şirin bir görünüşü vardı. Salonunda bulunan küçük sehpaları ve değişik desenli koltukları göz kamaştırıyordu. Büyük annesi çoktan uyanmış ve kendisine kahfaltı hazırlamıştı bile. Bu Samaire’nin çok hoşuna gidiyordu. Sorumluluk sahibi olan herkesten çok hoşlanırdı. Bu ailesinde bir alışkanlıktı. Sorumluluk sahibi ve sabırlı..
Reçelli ekmekten bir ısırık daha aldıktan sonra gözlerini devirdi ve büyük annesinin suçlayıcı bakışlarına cevap vermek için yutkundu. Meyve suyundan bir yudum aldıktan sonra, gözlerini büyük annesine çevirdi. “Eğer senin gibi bir gücüm olsaydı kendimi daha iyi hissedebilirdim.” suçluluk duyuyordu. Bu şekilde davranmamalıydı. Bunu söyledikten sonra gözlerini tabağına dikti. Büyük annesi kaşlarını kaldırmış, Samaire’ye bakıyordu. Fakat Samaire haklıydı. Büyük annesinin gücü büyüleyiciydi. Gölgeleri kontrol edebiliyordu. Korkutucu fakat büyüleyici bir güçtü bu. Babası da tıpkı büyük annesi gibi harika bir güce sahipti. Ama aynı şeyi annesi için söyleyemezdi. O’nun gücünü hep küçümserdi. Bu şekilde düşünmesi çok kötüydü. Ama gerçek buydu. Büyük annesi derin ve düşünceli bir şekilde soludu. Buruşmuş olan elini Samaire’nin omuzuna attıktan sonra boğazını temizledi ve “Kendine bu kadar yüklenme. Gücünü bulacaksın. Buna eminim. Sana bu konuda yardım edeceğim.” Son söylediği cümleyi duyunca Samaire sevinçle başını tabaktan kaldırdı ve büyük annesine baktı. “Bunu gerçekten yapar mısın?” gözleri sevinçle parıldıyordu. Bunu yapmasında gerçekten yardımcı olursa, başaracağına emindi. Başını ‘Evet’ anlamında salladı. Samaire bunun üzerine büyük annesine sarıldı. Ardından büyük annesi ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Arkasına dönmeden, Samaire’nin de gelmesini istediğine dair bir işaret yaptı. Samaire şaşkınlıkla ayağa kalktı ve evden çıktı.
Büyük annesi, yaşamak için oldukça küçük bir kasaba seçmişti. Yeşilliklerle dolu, beladan uzak bir yaşam. Tüm hayatı boyunca savaşmış ve çok yorgun düşmüştü. Bahçesinin etrafını çevreleyen tahtadan çitleri aştıktan sonra evinin yakınında bulunan ormana doğru ilerlemeye başladılar. Ağaçların büyük köklerini aşmakta zorlanıyordu. Fazlasıyla büyümüş otlara takılıyordu. Yürümekte gittikçe zorlanıyordu. Fakat büyük annesi kolayca bu engelleri açıyordu. Sonunda geniş ve boş bir alana çıkmışlardı. Büyük annesi iki elini genişçe açtı ve derin bir nefes aldı. “Rüzgârı hissetmeni istiyorum.” Etrafında döndü. Yüz ifadesini şimdi daha net görebiliyordu.. Yüz ifadesini okuyamaya çalışıyordu. Ama bunu başaramamıştı. Büyük annesinin ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlayamıyordu. Sonunda büyük annesi konuşmaya başlamıştı. Tuhaf davranışlarına ara vermiş gibi görünüyordu. Ellerini göğsünde birleştirerek, büyük annesine bakmaya başladı. “Gücünü hissetmeni istiyorum, Samaire.” Ellerimi çözerek yanlara düşmesine izin verdim. Yüzü buruşmuştu. Gücünü nasıl hissedecekti. Gücü var mıydı? Onu bile bilmiyordu. Bilmediği bir gücü nasıl hissedebilecekti? Büyük annesi, Samaire’nin yüz ifadesini anlamıştı. Gözlerini kapatarak konuşmasına devam etti. “Senin bir gücün var. Sadece bunu açığa çıkaramadın o kadar.” Gözlerini açarak yürümeye başladı. Samaire’nin etrafında daireler çiziyordu. “Gücün senin kalbinin derinliklerinde. Ona ulaşmalı ve açığa çıkarmalısın. Bunun için konsantre olmanı istiyorum. Düşün, odaklan. Bütün dikkatini kalbinin derinliklerinde saklı olan gücüne ver. Bunu yapmayı başardığında gücünü öğreneceksin, hayatım. Şimdi seni yalnız bırakıyorum. Söylediklerimi unutma.” Samaire etrafına baktığında büyük annesini bulamamıştı.
Büyük annesi kendisinin başarabileceğine inanıyordu. Kendiside buna inanmalıydı. Belkide tek sorun buydu. Kendisine inanmadığı için gücünü bulamamıştı. Beynini gereksiz tüm düşüncelerden arındırmayı başarmıştı. Yoğunlaşıyordu. Başarmayı ümit ediyordu. Tek yapması gereken daha fazla dikkatti. Gözlerini kapadı ve kalbinin derinliklerine inmeye çalıştı. Bunun gereksiz olduğunu düşünmeye başlamıştı. Belki başaramayacaktı. Gittikçe sinirleniyordu. Sabretmeye çalışıyordu. Dikkatinin dağılmaması gerekiyordu. Fakat çoktan dağılmıştı. Öfkeyle yumruklarını savurdu. Bağırmaya başlamıştı. Fazlasıyla sinirlendiği için elindeki kılları fark etmemişti bile. Sakinleşmeye başladığında elinin kıllı olduğunu fark edince korkuyla çığlık attı. Kıllar gittikçe artıyordu. Koları kıllarla kaplanmıştı. Daha ne olduğunu anlayamadan dört ayağının üzerinde durduğunu fark etti. Kıyafetleri parçalanmış ve etrafa dağılmıştı. Öfkeyle bağırmak istiyordu. Ama onun yerine sadece boğazından hırçın bir hırlama geliyordu. Korkmaya başlamıştı. Koşmaya başladı. Çok hızlı koştuğunu fark etmemişti bile. Güneş, koyu çikolata rengindeki tüylerinde parıldıyordu. Rüzgâr gittikçe artmıştı sanki. Tüyleri geriye doğru savruluyordu. Kendisini çok mutlu hissediyordu ama yinede korkuyordu. Eve geldiğinde kanepede oturan büyük annesine bakındı. Kendisinden korkup kaçmasını bekliyordu. Ama büyük annesi sıcacık bir gülümsemeyle kendisine bakıyordu. “Başarabileceğini biliyordum.” Samaire hızla odasına çıktı ve normal haline dönüştü. Mutluydu, gücünü bulabilmişti. Hala bozuk olan yatağına uzandı ve ince bir örtü ile çıplak olan bedenini sardı. Gözlerini değişik desenlerle süslenmiş tavana dikti. Huzurlu bir şekilde gözlerini yumdu ve esen rüzârı dinlemeye başladı. Dönüştüğü zamanı düşündü. Bir kuyruğu vardı. Buna alışması zaman alacakmış gibi görünüyordu. Annesini şimdi daha iyi anlayabiliyordu. Fakat Samaire'nin durumu daha farklıydı. Samaire; güçlü, hızlı ve korkutucu bir Kurttu. Kendisini gereçekten çok güçlü hissediyordu. Bunu yapmak gerçekten hoşuna gidiyordu. Çevik ve güçlü bir Kurt...
| |
|
Flâvio Lopez Winther Kurucu Admin & Okul Müdürü
Mesaj Sayısı : 215
Karakter Bilgileri Özel Güç: Uçabilme, Yakın Dövüş
| Konu: Geri: Samaire Clemence Calandra Ptsi Ağus. 31, 2009 9:49 am | |
| | |
|