Gökyüzü Lisesi l Sky High RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 *-* Bella Samenta *-*

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Samenta Elãinê Kesty
I. Sınıf Kahraman
I. Sınıf Kahraman
Samenta Elãinê Kesty


Mesaj Sayısı : 23
Kahraman Lakabı : Yetişkin olayım öyle bea xD

Karakter Bilgileri
Özel Güç: Süper Yumruk

*-* Bella Samenta *-* Empty
MesajKonu: *-* Bella Samenta *-*   *-* Bella Samenta *-* Icon_minitimeSalı Ağus. 25, 2009 5:21 pm

# Bella Samenta Mainley
# Süper Yumruk
# Başka sitede yapmış olduğum %100 bana ait olan bir Rol oyunu;

Neden bu kılığı seçmiştim sanki? Daha rahat bir şeyler olamazmıydı? Şuna bak aşkı kostümü iğrenç görünüyordu hele o şapka! Hem ben nasıl öldürecektim bu adamı yemek yaparken? En iyisi çıkıp yemeklerden memnun olup olmadıklarını sormak. En iyisi bu olurdu her halde. Beyaz uzun şapka başımdan arkaya düşüp duruyordu zaten ona çok sinir olmuştum. Yüzümde ki pis sırıtmayla mutfakdan dışarıya çıktım. Adam şişman ve neredeyse keldi. Durup dururken gülüyor ve hiddetle konuşuyordu. Belli ki buraya yemek yemek için gelen müşteriler adam yüzünden pekde memnun değildi. Adamın birden gülmeleri insanı korkutabilirdi. İnsanlar hiç ses çıkarmıyorlardı salonda ki tek ses belli belirsiz gülmeler ve adamın kalın sesiyle yaptığı konuşmalar. Ne kadar saçma? Adam kendi kendine söyleyip kendi kendine gülüyordu. Usulca yanlarına gittim ve bahane sorumu sormak için yavaşça eğildim.

"-Yemekler nasıl beyendiniz mi?"

Herkesden onay gelince kalkarker elim yalnışlıkla ağzına kadar dolu olan büyük su bardağına şiddetle çarptı ve orada büyük br kargaşa oldu. Müşteriler ağızları açık bir şekilde bakıyor ben durmadan özür diliyordum. Adamın yakınları bağırıyor çağırıyordu. Bir bayan içeriye girdi ve adamı odasına davet etti. İşte o zaman onunda katil olduğunu sezinledim. Ne yani! Sadece bir su dökülmüştü bu bukadar da büyütülecek bir mesele değildi. Buradaki tartışmayı ve gürültüyü duymuş olacxak ki içeriden büyük bir hışımla garson geldi. Ben ne diyeceğimi bilemiyordum ne yapacağımıda. Şimdi öldürsem etraf ana baba günü gibi kesin yakalanırım. Neden bu görevi üstlenmiştim ki zaten. Adam zengin ya korumaları falan varsa işte o zaman hapı yutardım. Garson kılıklı adam bana pekde yabancı gelmiyordu ama neyse şimdi onu bulmakla değil şu adamı öldürmekle ilgilenmeliyim. Ama şimdi öldüremezdim etraf kalabalıklaşmıştı. Büyük ihtimalle yapacağım tek şey şimdilik içkişine ilaç koymaktı. Böylece tuvalete gitmek için masadan ayrılacaktı ve bende amacıma ulaşıp onu öldürecektim. Bu planı uygulayıp uygulamamaya karar vermeden bayanı tekrar dikkate aldım ve ister istemez bazı düşüncelere daldım. Nee?? Oda mı aynı adamın peşinde? Bu neredeyse imkânsıza yakın bir kere o adamı öldürme görevini ben almıştım ve şimdi o benim işimi elimden alıp adamı kendisi öldürecekti! Tabii ki buna izin veremezdim hem neden vereyim ki? Beyaz aşçı kıyafetim de kan belli olacaktı belki ama ben her ihtimale karşı içime bir kat daha kıyafet giymiştim ne olur ne olmaz. İçimde ki kıyafet yüzünden kostümüm çok sıkmıştı içime karnımı çekmekden neredeyse bayılacaktım bu yüzden bir an önce şu kel adamın işini bitirip kayıplara karışmam gerekiyordu tabi bayan beni engellemezse. Şimdi ne yapacaktım ben? Herkesin içinde o adam benim amlım mı diyecektim yoksa bırak öldürsün mü? Tabi ki konuşmam gerekiyordu gerekirse zorlamak. Birden arkamda ki garsonu fark ettim ve şimdi hatırladım garsonda bir katildi. Ne yani bir adama üç kişi birden mi? Yok artık daha neler? ama yinede bu adamı ben öldürecektim. Bu yüzden hemen bir plan yapmam gerekirdi. Şöyle bir düşündükten sonra aklıma bir fikir gelmişti ama pek emin değildim yapıpı yapmamak konusunda. Fikrim bayağı basitti ama yinede denemek zorundaydım çünkü bu mal benim olmak zorundaydı. Malıma onun ölçülerinde erkek takım elbisenin yanımda olduğunu ve onun böyle dolaşmamasının gerektiğini hasta olabileceğini söyleyecektim. Nerede dediğinde koridorun ilerisinde ki askıdaki çantamda olduğunu söyleyecektim. Ona vermek için onu oraya götürecektim ve bam! Adamı öldürecek oradaki açık bıraktığım pencereden tüyecektim. Aceleye gelmiş ve basit bir plan olmasına rağmen denemek en doğru olabilecek karardı bu yüzden hemen adamın yanına eğildim ve kulağına şunları fısıldadım.

"-Bakın bey efendi gerçekten çok üzgünüm ama beni bir dinleyin. Çantamda tamda sizin ölçülerinizde pahalı ve çok şık bir takım elbise var. Size özürüm olarak o takım elbiseyi sunuyorum. Eğer kabul ederseniz çok sevinirim. Hem böyle ıslak durmayın haasta olabilirsiniz ve ben bunu açık yüreklikle söylüyorum ki sizin hasta olmanızı istemem. Lütfen teklifimi kabul edin."

Adam ikna olmaz bir zır deliydi sanki. Ne olurdu benimle gelse ama yok nerde?! Gerçi şuan düşünmem gereken şey üç kişinin aynı adama talip olması. Biri adamın işini bitirirken diğerleri yakalanma olasılığı çok yüksekti ve eminim ki kimse yakalanmak ve hapisi boylamak istemezdi zaten isteyeninde deli olması gerekirdi! Adamı ikna etmek için ağzımdan çıkan kelimeler dışında çok farklı hissediyordum. Aslında adamın işini bitirmesen ne olurdu ki? Adam sonuçta ölecek değil mi? Hem yakalanma şansımda sıfıra iner. Adam tam yumuşamışken garson elinde güzel bir şarap şişesi ile geldi. Adamdan özür diledi ve bizi konuşmaya davet etti. İşte o zaman şüphelerimin gerçek olduğunu anladım garsonda bir katildi! Yavaşça doğruldum. Bir kaç dakika öncesine kadar masada ki herkesin gülüp eğlenen surat ifadeleri gayet soğuk ve yapmacık görünüyordu. Hele masanın en uç köşesinde oturan sıska kadının donuk suratı ve keskin bakışları sinirimi bozuyordu. Onun bakışlarına aldırmadan garsonun yanına gittim. Diğer bayanda gelince hızla masadan beş on adım uzaklıklaştık. Duvarın yanında durduk ve hemen garson fikrini ortaya döktü. Duvardaki karışık desenler beni o kadar çok etkilemişti ki biraz zaman geçince anca soruyu anlayabildim. Evet doğru bilmişti tahminimce! Üçümüzünde burada olma sebebi gayet açık ve netti! Sinir bozucu o kadar şeye bir adam için katlanmakta gerçi çok saçmaydı ama ucunda para vardı. Ahh tabi birde tepemizde bulunan lamba! Gözümü alıyordu. Çok şık ve kristallerden yapılmıştı ama aslında kristalleri ışığı yansıtmak için kullanmışlar. Of bana neler oluyordu anlamıyordum. Aklım hep bir yerlere gidip duruyordu. Hele bu kadar rahatsız edici bir durumdayken! Aşçı gömleğini birleştiren kırmızı düğmeler beni iyice sıkıyordu artık. Bu durumu hemen halletmemiz için tartışmamız gerekirdi ve tartışmak içinde birimizden gelecek cevap. Zaten adamın "-Aynı adama talibiz" lafı kulaklarınmda yankılanıyordu. Daha fazla bekleyemezdim cevap verecektim.

"-Evet doğru bildin genç adam! Şimdi ben derim ki birlikte öldürelim. Alacağımız parada yanımızda kalır!"

O sırada yanimizdaki diğer bayan söze girişti.

"-Birliktemi? Olmaz arkamızda iz bırakabiliriz hemde koca bir restoran! Bence restorantı patlatalım! Ne bir iz nede bir şüpheli kalır?"

Dayanamadan hemen söze giriştim. Neden böyle yaptığımı bilemiyordum ama bu plandaki mantık hatasını dile getirmek istemiştim.

"-Nasıl?! Sizi bilmem ama ben her ihtimale karşı bu restoranta yetecek büyüklükteki bir bombayı yanımda taşımıyorum. Ahh tabi yanında taşıyan varsa patlatalım!"

Dediklerimde kendimi çok haklı buluyordum ünkü kim yanında bir bonmba taşırki? Hele de basit bir cinayet işiyse?! Kızın yüzüne bektığımda yüz hatları gerilmiş ve çok sinirli görünüyordu. Adam ise gayet rahattı tâki bayanın önerisine kadar. Öneri geldiği anda kaşları çatılmış görünüyordu. Fikir güzeldi ama malzemesi? Ben bir katildim bir bomba uzmanı değil! Neyi nereye kouyarsan nekadar etkisi olur bilemiyordum ki daha öncede başıma bir patlatma olayı gelmemişti. Her zaman işimi mallarımı bir kenara çekip susturucu yada bıçakla öldürürdüm. Gerçi şimdi işler değişmişti. Üç kişi bir adamın peşindeydik ve bir restorant dolusu şahidimiz vardı. Ben kaçıp saklanabilirdim ama yinede hiç belli olmazdı. En ufak hatada enselene bilirdim ki buda kaç yıl hapis düşünemiyorum bile helede tüm öldürdüğüm insanları eklerseniz müğebbet hapis kapıdaydı. Ben bunları daha önce hiç düşünmemiştim. İşte o an anlamıştım ki yaptığımız iş çok tehlikeli, zor ve kötüydü. Üçümüzde birbirimizin suratına bakıyorduk. Ama ben dediğimde haklıydık görünürde ne malzeme vardı nedekonuşan... Sonunda genç bayan konuşmuştu!..

"-Tüplerle halledebiliriz diyorum ben! Bir restoran dolusu tanık bırakmakdansa bu yöntem eniyisi!"

Kadın sözünü bitirir bitirmez adam hemen söze girdi.

"-Böyle olmaz. Eğer restoran patlarsa tüm dünya kırmızı alarm verebilir. Bu hepimiz için hiç iyi olmaz. En temiz yöntem zehir kullanalım!"

Bunu dedikten sonra ikisine bana bakıyordu demekki ikiside benim yapmamı istiyecekti. Hemen bu göreve atılacım yoktu açıkcası. İlk önce bir teklif duymak istiyordum ve o teklif gelmişti. Diğer bayandan!

"-Öyleyse siz önden buyrun bayan!"

Ardından garson kılığındaki adam bana birkaç taktik verdikten sonra yapmak istemezsem kendinin yapabileceğini ima etti. Ben bu görevi yapabilirdim hemde en başarılı şekilde bu yüzden kendimi bir açıklamaya borçlu hissettim ve şunları söyledim.

"-Yapamamak mı? Saçmalama! Ha bu arada görmüyormusunuz şuanda aşçı kılığındayım! Ve bu benim işimi kolaylaştıracak. Evet dediğin gibi zehiri baharat olarak göstereceğim."

Aşçı kılığında olmama bana büyük bir yarar sağlamıştı. Daha şu ana kadar aşçı olmakla hiçde iyi bir fikiri gerçekleştirdiğimi düşünmüyordum ama şimdi iyi hatta süper bir fikiri gerçekleştirmiştim. Yapacağım tek şey adamın önünde duran kocaman tabağın içindeki makarnaya biraz zehir eklemek, yada biraz daha fazla.! İşimizi garanti altına almak zorundaydık. James ve Améreth'in neden bana bakıp bu işi verdiklerini anlayamamıştım. Baştan aşçı kıyafeti içinde olmam olarak düşünsemde James'in bana verdiği taktikleri duyunca aşçı olduğumu, her ne hikmetse fark etmediğini daha doğrusu fark edip unuttuğunun kanısınyadım. Neyse bunun pek de bir önemi yoktu şimdilik benim zehire odaklanmam lazımdı ama oda ne?! Zehir? Onu nereden bulacaktık? Of neden hep bir pürüz çıkmak zorundaydı anlayamazdım! Neyse belkide bu nacizane fikrin sahibinin yanında bir zehir vardır? Bu konusa sesimi çıkarmayayım çıkarmayayım diyordum ama yine dayanamadım...

"-Zehiri nereden bulacağız?"

Adam cebinden küçük bir zehir şişesi çıkardı ve birşey söylemeden uzattı. Hemen aldım ve dikkatli adımlarla adamın masasına giderken zehiri cebime koydum. Adamın kulağına yaptığım hatadan ötürü özür dilemek içim onun makarnasına bir baharat koyacağımı ve bu baharat sayesinde makarnaya bayılacağını ballandıra ballandıra anlattım. Zaten şişmanlığından anlaşılacağı gibi adam hemen balıklama atladı. Bunu fırsal bilen ben hemen kocaman tabağı elime aldım ve mutfağa girdim. Kameranın kör noktasını ayarladım ve hemen cebimdeki zehiri makarnaya boşalttım. Güzelce karıştırdıktan sonra tabağı geri götürdüm ve koşar adımlarla ikisinin yanına gittim. Hemen sözlerime başladım.

"-Çabuk kaçmalıyız! Adam ölmeden önce!!!"

Dedim. Diğerleride evet anlamında başını sallayınca hemen kapıya yöneltdik ve aceleyle dışarıya fırladık. Ben bir taraftan dışarıya çıkmaya uğraşırken diğer taraftanda beni bu gece bayağı sıkan aşçı kıyafetini çözdüm. Hemen çıkarığ elime aldım ve cebimde bulundurduğum siyah çöp poşetine koyup çöpe attım. Diğerleriyle koşa koşa oradan uzaklaştık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Flâvio Lopez Winther
Kurucu Admin & Okul Müdürü
Kurucu Admin & Okul Müdürü
Flâvio Lopez Winther


Mesaj Sayısı : 215

Karakter Bilgileri
Özel Güç: Uçabilme, Yakın Dövüş

*-* Bella Samenta *-* Empty
MesajKonu: Geri: *-* Bella Samenta *-*   *-* Bella Samenta *-* Icon_minitimeSalı Ağus. 25, 2009 5:24 pm

I.Sınıf Kahraman
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://gokyuzu-lisesi.yetkinforum.com
 
*-* Bella Samenta *-*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» *-* Bella Samenta *-*
» Samenta Elãniê Kesty'ın Odası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gökyüzü Lisesi l Sky High RPG :: :: Sky High - RPG :: :: Sky High Giriş :: Öğrenci Seçimleri-
Buraya geçin: