Gökyüzü Lisesi l Sky High RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Okula Gidiş

Aşağa gitmek 
+14
Anja Anichka Delon'cia
Olivia Scarlett Lesenty
Daniel Petrov
Lisef Pabek
Flâvio Lopez Winther
Lisabeth Lazêrniã Lesenty
Edward Warlic
Eärwen Claudia Aldaríon
Minami Suzumiya
Aaron Petrov
Frozen Petrov
Pearl Beth Truepows
Repalen Zuprak
Jack Henry Marloev
18 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Minami Suzumiya
I. Sınıf Kahraman Yardımcısı
I. Sınıf Kahraman Yardımcısı
Minami Suzumiya


Mesaj Sayısı : 35

Karakter Bilgileri
Özel Güç: Fareye Dönüşmek

Okula Gidiş - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Okula Gidiş   Okula Gidiş - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 26, 2009 6:47 pm

Servisin havalanmasıyla kalbi yerinden çıkacaktı adeta.Cama yapıştı ve bulutları seyretmeye başladı.Gözleri parıldıyordu.Okulun sıradan bir yerde olmayacağını zaten biliyordu ama gökyüzünde olması onu epey şaşırtmıştı.Okul yılları kesinlikle heyecanlı geçecekti.Şaşkınlığı sevinçe dönüştü ve güldü kendi kendine.Her saniye çok hızlı geçiyordu şimdi.Yolculuğun hiç bitmemesini istiyordu.

Okula gelince servis yavaş bir iniç yaptı.Çantasını kaptı ve diğerlerinin inişlerini bekledi.En son o iniyordu servisin merdiveninden.Okulu baştan aşşağı süzdü.


"Büyüleyici..." diye fısıldadı hayran bakan gözlerle.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ricardinho William
I. Sınıf Kahraman Yardımcısı
I. Sınıf Kahraman Yardımcısı
Ricardinho William


Mesaj Sayısı : 7

Karakter Bilgileri
Özel Güç: İç Görebilme

Okula Gidiş - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Okula Gidiş   Okula Gidiş - Sayfa 2 Icon_minitimeÇarş. Ağus. 26, 2009 11:47 pm

Ricardinho servise binmişti.Normal bir şeymiş gibi en köşedeki karanlık yere oturdu.Birbiriyle konuşan bir sürü kendi gibi öğrenci.Konuşmalar kulağına geliyordu.Kendisi çok yalnızdı.Bu Ricardinho için sorun değildi.Yavaşça yerinden doğruldu ve çantasını önüne koydu.Parmaklarını çıtlatarak içinden:

"Etraftaki insanlar kokuları burnuma kadar geliyor"

dedi.Elini burnunun önüne siper etti.Hepsinin kanının kokusunu parfümlerinin vücudunu bütün kokularını alıyordu.Ricardinho'nun duyuları çok kuvvetliydi bu normal bir şeydi.Canı iyice sıkılmıştı.Camdan dışarıya bakmıştı.Servis havalanırken binaları görüyordu dev binaları.Anlaşılan biraz eğlence çıkmıştı.Özel yeteneğini kullanarak binaların içine bakmaya başladı kimisinde ofiste birbiriyle öpüşen insanlar,çalışan insanlar,evlrde ise bebeğine bakan,kavga eden,binbir türlü insan vardı.Ricardinho ise çok özeldi onun gibi insan çok azdı.Sayıyla bile gösterilebilirdi.Gücünü kullanmayı bitirdi.Bulutlara gelmişlerdi.Bembeyaz pamuk bulutlar.Bu Ricardinho'yu hiç heyecanlandırmıyordu.Servisin koltuğu kahverengi tarzında ilginç bir renkti.Hepsi zaten böyleydi.Çokda yumuşak olmasada yumuşaktı.Oturunca biraz içine gömülüyordu.Camdan dışarı baktığında okul çok uzaktan nokta biçiminde gözükmeye başlamıştı.Anlaşılan okula yaklamışlardı.Etrafta buluttan eser yoktu.Masmavi gökyüzü.Birden güneş servisin içini sarı ışıklarıyla donatmaya başladı.Bir parça güneş ışığı Ricardinho'nun yüzüne değmişti.Güneşin o sıcaklığını hissetti.Sanki yüzünü birisi okşuyormuş gibi hissetti.Güneşi hiç sevmiyordu.Onun için gri tonlarda olan perdeyi çekti kendisine güneş gelmiyordu bu hoşuna gitti Ricardinho'nun.Ricardinho artık sıkılmaya başlamıştı.Liseye gidip neler öğrenecekti acaba.İçinde bir duygu hissetti.İçi çok azda olsa kıpırdandı.Bu heyecan duygusuydu galiba.Ricardinho bu duyguyu çok nadir yaşardı.Ardından içindeki kıpırtı yerini karanlığa ve sessizliğe bıraktı.Ricardinho doğrulurken okula geldiklerini fark etti.Ağır ve havalı bir şekilde çantasını koluna taktı.Ağır adımlarla kapıya yürüdü.Kapıdan yavaşça indi.Ve yere adımını attığında aşağaı baktı aşağısı gökyüydü.Gökyüzünde asılı duruyorlardı.Ağır ve sessiz adımlarla ilerlemeye başladı.Bedeni olmasa kimse onun var olup olmadığını bilmeyecekti.Hiç konuşmamıştı.Okula baktı ve içinden:

"Hmm enteresan ama sıradan"

dedi.Bu bir çelişkiydi ama Ricardinho'nun umrunda değildi.Okulun içine doğru ilerledi.Kapıyı açtı ve içeriye girdi.İçeride temiz ve ferah bir hava vardı.Bu Ricardinho'yu birazda olsa rahatlatmıştı.İlerledikçe ilerledi takii nereye gideceğini bulana kadar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Chevalier
I. Sınıf Kahraman
I. Sınıf Kahraman
Claudia Chevalier


Mesaj Sayısı : 315
Kahraman Lakabı : Şş sen.

Karakter Bilgileri
Özel Güç: Çoğalabilme

Okula Gidiş - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Okula Gidiş   Okula Gidiş - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. Ağus. 27, 2009 9:15 am

Ailesinin verdiği parayla, kısa süreliğine tuttuğu bir apartman dairesinde yaşamak belki de hayatında yaşadığı en sıkıcı deneyim olmuştu Claudia için, ve şimdi de burdan kurtuluyordu işte. O kiralarken içi döşenmiş olan dairesinden kendisine ait olan birkaç parça şeyi bavuluna sıkıştırmıştı ve geri kalan ufak tefek şeyler de çantasındaydı, sabahın erken bir saatinde bir daha dönmemek üzere dairenin kapısını fazlasıyla sert bir şekilde kapatırken en sevdiği bluzlarından birini içerde unuttuğunu farketmişti. Evet, muhteşem gününün kötüleşmeye başladığı muhteşem etken. Hızlıca birkaç küfür savurup -bunu kime, neden yaptığı belli değildi- kapıyı kapatırken elinde kalan tokmağa birkaç saniye boyunca bakakaldı, sonra da onu merdivenlerden aşağı doğru fırlatıp peşinden o da aşağı koştu. Yeni hayatının başlaması için uygun gördüğü yerin, okulun da burası kadar berbat olmadığını ummaktan başka yapabileceği birşey henüz yoktu.

Sırtında siyah çantası ve yanında duran orta boy, bordo bavuluyla servisin gelmesini bekliyordu. Henüz 15 dakika kadar olmalıydı, zira dairesinden bir an önce kurtulmak için olması gerekenden fazlaca erken çıkmıştı. Güneşi çevreleyen hafif gri bulutlar, yine de ışığın genç kıza ulaşmasını tam anlamıyla engelleyemiyordu ve güneşten, sıcaktan hiç de hoşlanmayan Claudia bu nedenle yine alçak sesle küfretmişti. Evet, dışardan bakan biri onun görünümüyle kişiliğinin hiç uymadığını düşünebilirdi; ama sadece dışardan bakan biri. 16 yıl boyunca kültür, sanat düşkünü sıkıcı bir ailede yaşayan her kız, ailesinden uzak kalınca hoş ve asil görünümünün ardından bir bardak birayı hiç düşünmeden kafasına dikebilir, hiç tanımadığı insanlara usturuplu birkaç küfür savurabilirdi. Olduğu şekilde davranmaktan sıkılmış, bezgin ruhlar olmadıkları şekilde de davranabilirlerdi özgürlüklerinin keyfini çıkardıkları ilk zamanlarda. Claudia gibi olanlar. Altın sarısı, dalgalı saçlarını arkaya doğru savurup çantasından bir sakız çıkardı, hızlıca ambalajını açtıktan sonra ağzına attı ve bu sefer de müzik çalarını çıkardı çantasından. Kulağına taktıktan sonra rastgele bir şarkıya ayarladı, açıkçası öyle tutkun olduğu şarkılar yoktu ve dinlediklerinin hepsi orta derecede hoşuna giden şeylerdi, yani onun için farketmezdi. Ağır bir tempoyla sakızı çiğnerken, sokağın köşesinde görünmüş olan turuncu servise dikti mavi gözlerini.

Komik. Berbat. Dizaynı şaka gibiydi, rengi de öyle. Hızlı bır hareketle servise bindikten sonra etrafına göz gezdirdi. Evet, zavallı tipler. Gözüne çarpan birkaç kişi vardı elbette, ama iletişime geçeceği kadar kayda değer değillerdi. Küçümseyici bir biçimde dudağını büküp, ortalarda bir yere oturdu, kalan son boş yerlerden biri orasıydı. Cam kenarına doğru kayıp dikkatini dışarıya yöneltti; gelip geçen sıkıcı insanlara, bulutlara ya da ağaçlara. Amerika nasıl da bu kadar ünlüydü, böylesine boşken? Pek bir doğal güzelliği yoktu, şehirler betondan oluşmuştu. Gerçi Los Angeles'ın şehir merkezi dışında kalan yerler palmiyelerle bezeli, hoş mekanlardı ama oraları da ne gariptir ki fazla rağbet görmüyordu. Fransa, ailesi dışında kalan Fransa'yı çok daha göz alıcı ve hoş buluyordu Claudia. Hiç olmazsa lavanta tarlalarını. Çocukluğunu geçirdiği malikanenin tam karşısında bulunan tarla, açık mor rengi ve kokusuyla onu cezbeden az sayıda şeylerden biriydi. Ama burası, burda olsa olsa hamburger tarlaları olurdu. Aileler küçük çocuklarıyla beraber içler acısı durumdaki fast food dükkanlarına gidip mutlu mutlu damarlarını yağla tıkamayı pek seviyorlardı anlaşılan. Dégoûtant*, diye mırıldanıp dikkatini yeniden dışarda gördüğü bulanık şekillere verdi. Bu camlar en son ne zaman silinmişti acaba?

Kalabalığın anlamsız gürültüsü arasında, ona bir ömür gibi geçen sürenin ardından okula gelmişlerdi. Fakat bir kaz sürüsü gibi basit heyecanlarıyla ayağa kalkan topluluk, Claudia'nın okulun zerresini görmesine engel oluyordu. Müzikçalarını yeniden çantasına tıkıp, ayağa kalktı. Kalabalığın çıkışa akın etmesi sonucu çoğu kişi inse de, bazıları hala sebepsiz yere oyalanıyordu. Sabırlı biri olduğu kesinlikle söylenemeyecek olan genç kız, sinirli bir şekilde birkaç kişiyi ittikten sonra servisten indi. Serin, temiz havayı içine çektikten sonra bir anda şaşkınla etrafına bakındı, muhtemelen hayal görüyordu. Havada asılı duran bir okul mu? İmkansız, imkansız, imkansız. Gerçi hoş görünüyordu, tabii renkleri berbat bir zevkin ürünü olmasaydı. Küçümser bir tavırla çantasını omzuna attı ve bavulunu çekerek, okula doğru ilerlemeye başladı. Yeni hayatının başlayacağı yer olarak, ona göre pek de uygun değildi doğrusu.

*Dégoûtant: Fransızca 'iğrenç'.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Martin Hudson
I. Sınıf Kahraman
I. Sınıf Kahraman
Dean Martin Hudson


Mesaj Sayısı : 57

Karakter Bilgileri
Özel Güç: Ateş Yaratma

Okula Gidiş - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Okula Gidiş   Okula Gidiş - Sayfa 2 Icon_minitimePerş. Ağus. 27, 2009 12:17 pm

"Off. Ne sıkıcı bir gün! Şuan camdan kürede olmak için nelerimi vermezdim!" diye homurdandı Dean. Camdan küre annesi ve babasının onun için yaptırdığı yanmayan odaydı. Dean orada huzur buluyor alevin sesini işte o zaman hissedebiliyordu. Gözlerini kısıp hafif katran rengindeki yanık yerlere nişan alır, alevin tadını çıkarırdı.

Bu düşüncelerden sıyrılıp önlerden bir yere oturdu. Yanında tanımadığı birisi vardı. Tanımaması doğaldı ama tanışmamaları için bir neden yoktu. Elini uzatıp tüm içtenliğiyle "Merhaba ben Dean Hudson." dedi. Yanına oturduğu hafif tombul uzun ve lüle saçlı kız onu görmemiş gibi davranıyordu. Anlamsız bir ifade ile etrafına baktıktan sonra tekrar yerine kuruldu ve mp3'ünde müzik dinleyerek etrafı süzmeye başladı.

Müziğin ritmine kendini kaptırmıştı kendini, fakat etrafı da iyi gözlüyordu. Bu ona arkadaş seçiminde pozitif bir yön katacaktı. Örneğin şu son sırada oturan beyaz tenli sıska çocuk. Onun gücü kesin önemli birşeydir. Birkaç dakika sonra tahmin ettiği gibi yanına yaklaşan bir kıza gürlemişti. Kızda korkup kaçmıştı. Ah çocuklaar.

Birkaç dakika sonra servis şöförü arabayı süzerek merdivenlerden yukarıya çıktı. Direksiyona geçmeden önce birkaç saniye herkes tam mı diye etrafına baktıktan sonra sessizce "Hmm. Herşey hazır. Uçuşa hazır olun çocuklar!" diye fısıldadı gür ve bir o kadar da tatlı sesiyle. Büyüklere iyi bir gözle bakmayan Dean bile bu sözden ve ses tonundan hoşnut ve kendini güvende hissetmişti.

Küçük bir sarsıntıdan sonra otobüs yavaş yavaş havalanmaya başlamıştı. Kafasını çevirip baktığında gülmekten ölmek üzereydi. Birkaç çocuk kusmaya başlamıştı bile. Birkaç kız ve erkek ise cama burunlarını dayamış gökyüzünü izlemekteydi. Yavaşça kafasını diğer tarafa çeviren Dean pencereye doğru yaklaştı. Kafasını uzatıp cama doğru yaklaşırken bir yandan da sırt çantasından fotoğraf makinesini çıkartmaya çalışıyordu. Eline gelen ilk cismi çıkartan Dean haman birkaç fotoğraf aldı. Aslında bu onun için bilindik bir manzaraydı fakat ne yapsın o daha çocuktu...

Uzun süren fakat ona kısa gibi gelen yolculuk nihayetinde bitiyordu. Bembeyaz, pamuğumsu bulutların arasından gözüken devasa Gökyüzü Lisesi gözkamaştırıcı bir şekilde onları selamlıyordu. Liseyi gören çocuklar birkat daha sevinmişti. İçi kıpır kıpır olan Dean inmek için sabırsızlanıyordu.

Kapılar ağır bir "Pısss!" sesi ile açıldıktan sonra yemyeşil çimenlerin arasına birsürü heycanlı adım dalmıştı. Yavaşça çimlerde yürüyen Dean sessizce "İşte yuvam!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fred James William
I. Sınıf Kahraman
I. Sınıf Kahraman
Fred James William


Mesaj Sayısı : 13

Karakter Bilgileri
Özel Güç: Klonlama

Okula Gidiş - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Okula Gidiş   Okula Gidiş - Sayfa 2 Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 3:38 pm

Bütün gecenin yorgunluğunu üzerinden atamadığı halde uyanmaya zorladı kendini. Ve sonunda başarmıştı. Kalktığında etrafa bir göz gezdirdi. Odasındaydı. Dayısı aşağıda olmalıydı. Tek akrabası olan dayısının yanına gitmek için yataktan kalktı. Saati farketti çok geç olmuştu. Oda aşırı dağınık görünüyordu. Nasıl halledeceğini biliyordu. Yatağın kenarına gidip gözlerini kapadı. Konsantre olduktan sonra bütün gücünü kullanarak kendinden bir tane daha yaratmayı başarmıştı. Yanında duran kopya James'e bakarak " Buraları topladıktan sonra yanıma gel. " dedikten sonra üzerini değiştirmek için dolaba koştu. Kotunu ve üzerine de mavi t-shirtünü giymeyi düşünüyordu. Üzerini giyindikten sonra aşağıya inerken kopya James'e bir göz attı. Odanın içinde koşuşturarak eşyaları toparlayan bu kopyaya bakarak gülümsedi. Merdivenlerden aşağıya inmeye devam etti. Dayısını arıyordu. Fakat yoktu. Dayısının odasına baktı. Orasıda boştu. Mutfağa yöneldi. Dolaptan süt ve mısır gevreği aldıktan sonra masaya oturdu. Mısır gevreğinin kutusunu tutup kaseye boşalttıktan sonra üzerine sütü döktü. Yemeye başladı. Bu arada gözü yukarıdaki saatteydi. Geç kalmak istemiyordu. İlk gün süper olacak diye düşünüyordu. Dayısı George çoktan okula gitmiş olmalıydı. Ne de olsa öğretmendi. Yemeğini bitirdikten sonra masadan kalktı. Bu arada kopya James gelmişti. "Teşekkürler James" dedikten sonra gözlerini kapadı ve konsantre oldu. Kopya James yok olmuştu. Başarmıştı. Evet gücünü kullanabiliyordu. Koşarak bahçeye indi. Etrafa bakarak yola doğru yürüdü. Caddeye geldiğinde kaldırımda beklemeye başladı. Bu arada etrafta normal çocuklar koşuşturuyor, kendi yarattıkları oyunlarla eğleniyorlardı. James hiçbir zaman onlar gibi olmamıştı. Ve olmak da istemiyordu. Onlara doğru bakarken bir ses duyup arkasını döndü. Otobüs gelmişti. İçeriye doğru adım attı. Her yer doluydu. En arkada bir koltuğun boş olduğunu farkedip oturdu. Kimse ile tanışmak istemiyordu. Yani henüz. Camdan dışarıya bakıyordu. Bir süre sonra bir yola girdi. Araba bu uçsuz yolda son süratle gidiyordu. Bu arada otobüsün etrafı değişmeye başlamış yazılar silinip yerine başka yazılar gelmeye başlamıştı. Aşağıya doğru baktığında otobüsün kenarında Gökyüzü Lisesi yazdığını farketti. Gülümseyerek şoföre doğru bakıyordu. Bu arada ileride yol bitiyordu. Ve alt taraf denizdi. Şoför oraya doğru gidiyordu. James korkmuştu. Ve otobüs yoldan çıktı. James şaşkınlık ve korkunun birleşimi ile etrafındaki bağıran seslere katıldı. Bu arada otobüs düşerken birden havalanmaya başladı arka camdan baktığında ise otobüsün arkasından mavi alevler çıkmaya başlamıştı. Ve otobüs uçuyordu. Kendini güvende hissetti. Bir süre bu sakinlikle uçtuktan sonra gökyüzünde ada gibi bir yere indiler. Etrafta garip insanlar vardı. Hepsinin özel gücü vardı. Lastik şeklinde uzayan kollar, ateş saçan parmaklar, ve durmadan değişen insanlarla dolu bir yerdi burası. James burayı sevmişti. Otobüsten inen gruba katıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Okula Gidiş
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2
 Similar topics
-
» Eve Gidiş

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gökyüzü Lisesi l Sky High RPG :: :: Gökyüzü Lisesi :: :: Okul Bahçesi :: Servis Alanı-
Buraya geçin: